Görür, yaptığı açıklamada, Marmara Denizi bölgesindeki deprem riskinin ciddiyetine dikkat çekti. Özellikle 7 ve daha büyük büyüklükteki depremin %64 olasılıkla gerçekleşebileceğini vurguladı. 2004 yılında ABD’li jeofizikçi Tom Parsons tarafından yapılan çalışmanın sonuçlarını hatırlatan Görür, bu çalışmanın bilimsel çevrelerde büyük ölçüde kabul gördüğünü belirtti. Ayrıca, Türkiye’nin deprem periyodunun sonlarına yaklaşıldığını ve stres birikiminin arttığını ifade etti.
İstanbul’un Hazırlıksızlığı ve Riskleri
Prof. Dr. Görür, İstanbul’un henüz bir depreme karşı yeterince hazırlıklı olmadığına dikkat çekti. Olası bir depremde, hastaneler, itfaiye gibi temel hizmetlerin nasıl işleyeceğinin belirsiz olduğunu dile getirdi. Ayrıca, şehir içi ulaşımın zorluklarına da değinen Görür, İstanbul’un bir deprem sonrasında büyük bir kaosun içine sürüklenebileceğini ve insanların ciddi sıkıntılar yaşayabileceğini öne sürdü. Görür, şehrin kendi kaynaklarıyla başa çıkamayacağını, dışardan yardım ve destek almasının kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Önlemler ve Gelecek İçin Çağrı
Prof. Dr. Görür, gelecekteki depremlere karşı hazırlıklı olunması gerektiğini ve bunun için atılması gereken adımların önemini vurguladı. Yerel seçimlerde depreme hazırlık konusunu gündeme taşımayı planladığını açıklayan Görür, devletin afet yönetimi projelerini siyasi çekişmelerden uzak ve tamamen devlet politikası olarak yürütmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, deprem kültürünün geliştirilmesi ve depreme dayanıklı kentlerin inşa edilmesinin elzem olduğunu vurguladı. Geleceğimizin tehlikede olduğunu ve millet olarak bu sorunlara sahip çıkmanın gerekliliğini vurgulayan Görür, her bireyin ve toplumun sorumluluk taşıdığının altını çizdi.
