Salgın Öğretmeni Nasıl Etkiledi?

Salgın Öğretmeni Nasıl Etkiledi?

Corona virüsü salgınında yüz yüze eğitim yapılamaması nedeniyle 24 Kasım Öğretmenler Günü bu yıl okuldan uzakta geçiyor. Bu özel günde Eğitim Reformu Girişimi (ERG) salgının eğitim üzerindeki etkisini öğretmenlerin gözünden araştırdığı bir rapor yayımladı.

Corona virüsü salgınında yüz yüze eğitim yapılamaması nedeniyle 24 Kasım Öğretmenler Günü bu yıl okuldan uzakta geçiyor. Bu özel günde Eğitim Reformu Girişimi (ERG) salgının eğitim üzerindeki etkisini öğretmenlerin gözünden araştırdığı bir rapor yayımladı.

Türkiye’de Mart ayında ilk vakanın tespit edilmesinden bu yana öğretmenlerin deneyimlerinin ele alındığı raporda, salgında öğrencinin ve öğretmenin iyi olma halinin ön planda tutulması gerektiği vurgunladı. Raporun yazarları Dr. Fulya Koyuncu ve Yeliz Düşkün, öğretmenlerin iyi olma halinin bilişsel, öznel, fiziksel ve zihinsel yönlerini değerlendirdi.

“Öğretmenler salgına hızlıca adapte oldu”

Rapora göre, yüz yüze eğitimin tamamen bırakıldığı ilkbahar döneminde öğretmenler ilk başta zorluklar yaşasa da sürece hızlıca adapte olmaya odaklandı ve öğrencileriyle canlı dersler başta olmak üzere farklı araçlarla eğitim içeriği ve etkinlikleri tasarlamaya yöneldiler. Bu süreçte öğretmenler arasında meslektaş dayanışması da ön plana çıktı.

Yeni eğitim ve öğretim yılında bazı kademelerde yeniden yüz yüze eğitime geçiş sürecinde öğretmenlerin karşılaştığı en büyük zorluğun ise okulların kapalı olduğu süreçte öğrencilerin yaşadığı akademik kayıplar olduğu kaydedildi. Öğretmenlerin çoğunluğunun okula dönmek istediğine dair bir anketinin sonuçları da paylaşıldı. Buna göre, öğretmenler öğrencilere ve çalışma arkadaşlarına özlem duyuyor, normalleşme istiyor ve evde oturmanın getirdiği pasiflik halinden rahatsızlık duyuyor. Ancak mesleki ve kişisel olarak güçlenme ihtiyaçları olduğunu da belirtiyorlar.

En büyük beklenti Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılması

Raporda, “Türkiye’de öğretmenlerin iyi olma halinin güçlenmesine yönelik atılması beklenen en büyük adım Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılmasıdır” ifadesine yer verildi. Öğretmen maaşlarının OECD ülkelerinin ortalamasının altında kaldığı da raporun dikkat çeken bölümlerinden. Rapora göre: “Öğrenci başına yıllık ortalama maaşın GSYH’ye oranı, Türkiye’de ilkokul için yüzde 5,5, ortaokul için yüzde 5,7, ortaöğretim için yüzde 6,5 iken, OECD ortalamasında sırasıyla ilkokul için yüzde 6,7, ortaokul için yüzde 8,2, ortaöğretim için yüzde 8,0. 2018’deki Uluslararası Öğretme ve Öğrenme Araştırması’na (TALIS) göre, öğretmenlerin maaşlarından memnuniyet düzeyi yine OECD ülkeleri ortalamasının altında.”

Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı devlet okullarında yüksek

Devlet okulları ile özel okullardaki öğretmen başına düşen öğrenci sayısı farkı da dikkat çekici boyutlarda. Fark ilkokul düzeyinde 10 öğrenciye kadar çıkıyor. ERG’nin Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) verilerini kullanarak yaptığı hesaplamaya göre, ilkokul kademesinde özel okullarda öğretmen başına 8 öğrenci düşerken, kamuya bağlı okullarda ise 18 öğrenci düşüyor. Öğretmen başına 21 ile en fazla öğrenci sayısı ise kamuya bağlı okullarda anasınıfı kademesinde bulunuyor; özel okullarda bu sayı 13.

Raporda bu sayıların bölgelere göre değerlendirmesi de yer alıyor: “Okulöncesinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 20’yle en yüksek orana sahipken, bu oranı 18 öğrenciyle İstanbul ve Ortadoğu Anadolu Bölgesi takip ediyor. İlkokul kademesinde ise İstanbul, öğretmen başına düşen öğrenci sayısında en yüksek orana sahip bölge.” ERG’nin hesaplamasına göre, okulöncesinde öğretmen başına 14 ile en az öğrenci sayısı Batı Anadolu bölgesinde. İstanbul’da 21 olan ilkokul kademesinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısının ise Karadeniz ve Ege’de 14’e düştüğü görülüyor.

Öğretmenleri çalıştıkları okul olumsuz etkileyebiliyor

Öğretmenlerin meslekten memnuniyetini en fazla çalıştıkları okulun etkilediğinin saptandığı raporda, mümkün olsa çalıştığı okulu değiştireceğini söyleyen öğretmenlerin oranının Türkiye’de yüzde 36,9 olduğuna yer verildi: “Bu oran OECD ortalamasında ise sadece yüzde 19,4. TALIS 2018 verileri Türkiye’deki öğretmenlerin OECD’deki öğretmenlere benzer bir şekilde mesleklerinden memnun olduklarına, ancak memnuniyet düzeylerinin okula dair özel etkenler devreye girdiğinde azaldığına işaret ediyor.”

OECD ülkeleri ve Türkiye’nin bunda ayrışmasında ise kırsalda ve dezavantajlı öğrencilerin olduğu okullarda mesleki deneyimi 5 yıldan az olan öğretmenlerin çalışma oranının Türkiye’de yüksek olmasına dikkat çekildi.

Uzaktan eğitim sürecinde sıkça gündeme gelen teknolojiyi kullanma becerilerinde ise öğretmenler OECD ortalamasının üzerinde: “Dijital teknolojiyi kullanarak öğrencilerin öğrenmesini destekleme konusunda Türkiye’de öğretmenlerin yüzde 75,8’i kendini yetkin görürken, OECD ortalamasında bu oran yüzde 66,8’e düşüyor.”

Rapora göre, öğretmenler kendilerini mesleklerinde yetkin ve yeterli gördükçe bilişsel olarak da iyi hissediyor: “Öğretmenlerin iyi olma hallerine yönelik bileşenlerden diğer ikisi de zihinsel ve fiziksel iyi olma halleridir. Türkiye’deki öğretmenlerin sadece yüzde 13’ü mesleklerinin zihinsel sağlıklarına olumsuz etki bıraktığını düşünürken, bu oran OECD ülkeleri genel ortalamasında yüzde 23,7’yle neredeyse Türkiye’deki ortalamanın iki katıdır. Ayrıca Türkiye’deki öğretmenlerin yüzde 15,5’i öğretmenlik mesleğinin fiziksel/bedensel sağlıklarına olumsuz etki bıraktığını düşünüyor. Bu oran OECD ülkelerinde yüzde 20,6’ya yükseliyor.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.