1926 Yılında Bir Öğretmen Neden İntihar Etmişti?

1926 Yılında Bir Öğretmen Neden İntihar Etmişti?

1926 Yılında Bir Öğretmen Neden İntihar Etmişti?

Sözde Aydınlanmacı bunlar.
Osmanlı batıl inançlara, hurafelere boğazına kadar batmış da bunlar uyanmış, bilimsel, akılcı, deneyci vs. olarak yalnızca ilmi hakiki mürşit olarak kabul etmişlerdi.

Örümcek kafalılara karşı pozitivist zihinler kuşanmışlardı…

Dünyayı mitlerden yani efsanelerden arındırmak için yola koyulmuş bulunan Aydınlanma felsefesini modern çağda en büyük mit üreticilerinden biri olarak gören Max Horkheimer ve Theodor Adorno’nun Aydınlanmanın Diyalektiği adlı putkıran kitabını da okumamıştır bunlar ama Aydınlanmacı dedin mi en kahraman onlardır.

Efsaneleri yıkmak için yola çıkan Kemalist zihniyetin boğazına kadar battığı efsanelerden biri de “milletvekili maaşının öğretmen veya memur maaşından yüksek olamayacağına” dair Reisicumhur Mustafa Kemal’in bir direktifinin bulunduğudur.

Böyle bir şeyin gerçek olmadığını günlük gazetelerden bile öğrenebilirsiniz ama Kemalistlerde araştırma merakı hak getire!


İki gerçeği belirtelim sadece:


Bir: 1929 yılında milletvekillerinin aldığı 308 lira aylık ile o tarihte 255 gram altın satın alınabiliyordu ki bugünkü parayla 1 milyon 250 bin lira eder. (Ayrıca ayda 900 liraya kadar tahsisatları vardı ki onu bugünkü paraya çevirme işlemini siz yapıverin)

Bugün milletvekilleri 230 bin lira, yani 96 yıl önceki bir vekilden tam 1 milyon 11 bin lira daha az maaş almakta.

Bir başka deyişle 1929’daki bir vekil bugünün 5 vekilinden daha fazla maaşı cebine koymaktadır.

İki: 17 Mayıs 1930 tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesinin haberine bakılırsa İstanbul’daki öğretmenler 16 lira ile 80 TL arasında maaş alıyordu (ve 80 lira alan sadece 8 memurdu).

Demek aynı yıl Meclisteki vekilin aldığı maaşın 20’de biri ile 4’te biri arasında maaş alabiliyordu öğretmen ve müdürler. Bir başka deyişle 1930 yılında bir vekilimiz 20 öğretmen maaşıyla geçinebilmekteydi. Bugün bu oran 3 veya 4’e inmiş durumdadır.

GAZETELERİN YALANCISIYIM

Öte yandan Yarın gazetesinin 2 Haziran 1931 tarihli haberine bakılırsa durum daha vahimdir. Maarif (Eğitim) Bakanlığı tasarruf için öğretmen ücretlerinde indirim yapacak, ders ücretlerini 1 TL’ye indirecekmiş.


Yani 1929’daki öğretmen maaşları bile fazla gelmiş devlete.

Ha, bir de maaş alabilseler daha iyi olacakmış ama alamıyorlarmış!

Yıl 1941, öğretmenlerin ortalama 20-30 liralık maaşları ve kıdem zamları dahi zamanında ödenmiyormuş. İstanbul’da toplam 55 bin lira birikmiş kıdem zammı alacağı olan öğretmenler için bakanlıktan ayrılan tahsisat sadece 15 bin liraymış!

Ben demiyorum, 7 Şubat 1941 tarihli Cumhuriyet gazeteniz yazıyor.

Daha çarpıcı bir veri, ünlü edip-mebus Ruşen Eşref Ünaydın’ın 1925 Bütçe Müzakereleri sırasında TBMM’deki sözlerinde yatar. Şöyle demiş:


“Şunu biliyorum ki, maaş-ı hâzırı ile hiçbir muallimin hüsn ü hizmet ifa etmesi, hatta görebilmesi kabil değildir. Bunu hepiniz de biliyorsunuz. Mesela altı yüz kuruşa bir muallim oturup çalışmıyor. Kendi mesleğini terk ediyor. Uzun senelerden beri mesleğine vakfetmiş olduğu hayatını bir tarafa bırakıyor. Geçinmek endişesiyle mesela gidiyor, biletçi oluyor, kimi kontrolör oluyor, bazısı da bakkal çakkal yanında çalışıyor. Binaenaleyh, bunları bu sefalet hayatından kurtararak maarif hayatında iyi bir âmil olmalarını temin etmek lâzımdır. Şayet maaşlarını şimdiye kadar olduğu gibi böyle mühmel bir hâlde bırakacak olursak, hiç şüphe etmeyiniz ki yakın bir zamanda muallim arayacağız ve bulamayacağız.”

Hem de bunu kim aktarıyor biliyor musunuz?:

28 Şubat döneminde Türkçe ibadet konferanslarını hayranlıkla dinlediğiniz Cemal Kutay (Tarih Sohbetleri 1, 1966, s. 307-8.)


Ancak asıl hayret nidanızı buraya saklayın derim.

Sabahattin Ali’yi Atatürk’e hakaret eden bir şiir yazdı diye emniyete ihbar eden (bunu biliyor mudur Kemalistlerimiz, hiç sanmam?) Cemal Kutay 1926 yılında Konya’da bir ilkokul öğretmeninin dört aydır maaş alamadığı için intihar ettiğini açıkça yazmış (kendi de orada öğretmendir). İntihar eden öğretmen Maarif Müdürü Hasib ile Vali İzzet beylere birer mektup yazarak canına neden kıydığını şöyle anlatmış:

Yarı çıplak ve aç, talebelerimin önüne çıkıp hükümetimin maarife (eğitime) lâyık gördüğü hakaretin sürünür örneği olmaya tahammül edemeyeceğim.”


YARI ÇIPLAK VE AÇ ÖĞRETMEN

Cemal Kutay’ın yazısının ilgili kısmı şöyle:

“1926 senesinde Konya’da, bir ilkokul öğretmeni intihar etti. Maarif Müdürü Hasib Bey ile Vali İzzet Bey’e birer mektupla canına kıyma sebeplerini anlattı: Konya Hususi Muhasebesi, dört aydır, ilköğretim mensuplarına maaş veremiyordu. Evet... Devletin diğer memurları aylıklarını, hiç olmazsa ay sonlarında alırlarken, ilkokul öğretmenleri bu haktan mahrum idiler: Çünkü, taaa 1938’e kadar ilkokul öğretmenlerinin aylıkları, umumi bütçeden değil, hususi idare, yani vilâyet gelirlerinden verilirdi. Bu üvey evlâd zulmünü giderebilmek için, rahmetli Maarif Vekili Vasıf Çınar’ın, Başvekil İsmet Paşa ile Mustafa Kemal’in huzurunda kavga edip istifa etmesi ve elçi olarak memleket dışına çıkıp orada ölmesi de kâfi gelmemişti...


İntihar eden öğretmen mektuplarında:

“— Yarı çıplak ve aç talebelerimin önüne çıkıp, hükümetimin maarife lâyık gördüğü hakaretin sürünür örneği olmaya tahammül edemeyeceğim...” diyordu. Bir ilkokul öğretmenin aylığı altı (6) lira ile dokuz (9) lira arasında idi o yıllarda... Vakıa, bu rakamın o günkü yaşama şartları içindeki değeri, bugünkü kıstaslarla ölçülemezdi amma, yine de, bugün olduğu gibi (1966’yı kastediyor-MA), en az para alan iki unsur vardı Türkiye’de: Öğretmenler ve Din Adamları... Yâni, Türkiye Halkının dünyasını ve dünya sonrasını inşâ edecek iki gerçek temel mimarları...”

Cemal Kutay aynen böyle yazmış. Arzu edenler Nisan 1966 tarihli Tarih Sohbetleri 1’in 306-308. sayfalarından kontrol edebilir.


Yukarıdaki satırları okuduktan sonra Kemalistlerin efsaneleri nasıl imal ettiklerini, kendi kaynaklarını bile bilmediklerini, okumadıklarını ve araştırmadıklarını bir kere daha görmüş oldunuz.

Siz gördünüz de onlar gördü mü? Bundan pek emin değilim.

Damal dağına selam duranlardan biz de çok şey istiyoruz galiba…

Mustafa ARMAĞAN

Yeniakit.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.